BİLBAO
Bask güzeli etkileyici bir mimariye, göz alıcı plajlara, dünyanın en iyileri arasında yer alan bir müzeye ve benzersiz bir gastronomik kimliğe sahip.
Neden gitmeli?
Tutkulu ve bağımsız olduğu için gururlu Basklılar tam bir muamma. Resmi olmayan ülkeleri kuzey İspanya ile güneybatı Fransa arasına konuşlanmış olmasına karşılık dillerinin, komşularınınkiyle alakası yok. Basklıların, Şeytan’ın ana dillerinde ustalaşmak için yedi yıl boyunca çabaladığını ve başarısız olduğunu söylemeleri boşuna değil. Hint-Avrupa kökenli dillerinin anlaşılması güç. Yedi asrı aşkın tarihi boyunca Bilbao, Biscay Körfezi’nde bir ticaret kentinden cesur bir endüstriyel merkeze doğru evrildi. Bugün ise kent, dört başı mamur sanat sahnesi ve Avrupa’nın en deneysel mimari örneklerinden bazılarıyla bir rönesans yaşıyor.
Ama bu değişim rüzgârında hiç kıpırdamadan yerinde duran şeyler de var: O da Basklıların yemeğe duyduğu tutkulu aşk. Onlara sorsanız dünyanın en iyi mutfağına sahipler. Kulağa kesinlikle çok iddialı geliyor, ama yerel kültürlerinde ve toplumda bir kilometre taşı sayılan nefis pintxo’ları (genellikle bir parça ekmeğin üstünde servis edilen, tapas benzeri küçük atıştırmalıklar) yedikten sonra siz de onlara hak verebilirsiniz.
Ne yapmalı?
İlk durak, Bilbao’nun yıldızının yükselmesinde en çok emeği geçenlerden biri, Guggenheim Müzesi (guggenheim-bilbao. eus). Frank Gehry tasarımlı müze, parıltılı gümüş kabuklarla kaplı fantastik bir yapı. 19 galeriye ve Richard Serra’nın muazzam heykeli The Matter of Time’a ev sahipliği yapıyor.
Euskadi dağlarının kıvrımlarının arasına tünemiş kent, fiziksel olarak genişleyemiyor, bu yüzden yeni atraksiyonlarının çoğu, tarihî binalarda yer alıyor. Önceden Alhóndiga Bilbao olarak bilinen, bir 20’nci yüzyıl antreposundan Philippe Starck ve Thibaut Mathieu işbirliğiyle dönüştürülen çok amaçlı mekân Azkuna Zentroa’ya (azkunazentroa.eus) gidin; kapalı yüzme havuzunda kulaç attıktan sonra teras çatısında ilkbahar güneşiyle flört edin. Nervión nehri boyunca batıya yürüyün ve Gustave Eiffel’in öğrencilerinden Alberto Palacio tarafından tasarlanmış, UNESCO Dünya Mirası listesindeki Vizcaya Köprüsü’nden geçin. Casco Viejo (eski kent), balkonları süsleyen kırmızı sardunya saksılarıyla göz alıcı bir basseri (yarı ahşap binalar) karmaşası. Las Siete Calles diye anılan birbirine paralel yedi sokakta gezinin, Catedral de Santiago’da mum yakın.
Nerede kalmalı?
Eski kentin tam kalbinde, Caravan Cinema’nın(0034 688 860 907; caravan-cinema.com) 11 cool ve rahat odasının vintage dokunuşları, 50’ler fayansları ve Marshall radyolara yansıyan karakterli bir duruşu var. Hevesli sahibi misafirlerine, üzerinde en sevdiği pintxos mekânlarının işaretli olduğu bir harita veriyor. Birkaç sokak ötedeki Basque Boutique (0034 944 790 788; basqueboutique.es), otelden çok bir çağdaş sanat galerisi gibi. Odaları, kentin yerel kültüründe önemli rol oynayan öğeler ya da kişilerden esinlenilerek dekore edilmiş. Açık tuğlaları, ahşap kirişleri ve lobisindeki Oma Painted Forest esinli heykelleriyle otelde bir country evi büyüsü hakim.
Guggenheim Müzesi’nin yakınında konaklamak istiyorsanız Meliá Bilbao’da (0034 944 280 000; melia.com) ya da doğrudan müzenin karşısındaki beş yıldızlı Gran Hotel Domine BiIbao’da (0034 944 253 300; hoteldominebilbao. com) yer ayırtın.
Nerede yemeli?
Bilbaínos haftasonu sabahlarını eski kentte txikiteo (bir pintxo barından çıkıp diğerine gitme) ile geçiriyor. Plaza Nueva, çinili barları ve eğlenceli teraslarıyla bu keyifli aktivitenin ana sahnelerinden biri. Gure-Toki’de (0034 944 158 037; guretoki.com) yengeç tempura ve Casa Victor Montes’de (0034 944 157 067; victormontes. com) tuzlu morina balığını ya da 1911’de kurulmuş Café Bar Bilbao’da (0034 944 151 671; bilbao-cafebar.com) manzanilla şerisinde keskin keçi peynirini deneyin. Malzemelerin çoğu, açıldığı 1929’dan beri Bilbao’nun mutfak sahnesinin vazgeçilmezi, kalbi sayılan Mercado de la Ribera’dan (lariberabilbao.com) temin ediliyor.
Mercado de la Ribera’ya mutlaka uğrayın; şarküteri ürünlerini deneyin, sonra şatafatsız barlarından birinde bir kadeh txakoli (hafif köpüklü yerel beyaz) eşliğinde yerli çiftçilerle sohbet edin. Michelin yıldızlı Mina (0034 944 795 938; restaurantemina.es) çağdaş Bask mutfağını denemek için harika bir yer. Yalnız, sadece 25 misafir ağırlayabiliyor, bu yüzden gitmeden önce mutlaka rezervasyon yaptırın.
Son dakikada Plaza del Funicular’dan (bilbao.eus) kalkan kablolu treni yakalayıp Artxanda Dağı’na çıkarak manzaranın keyfini çıkarın.
İpucu Sopelana çevresindeki plajlar, Larrabasterra metrosuna çok yakın. Ama siz kuzeye, Plentzia metrosuna yönelin ve kristal gibi suyu, harika sörf dalgaları ve tenhalığıyla vurucu bölgede vakit geçirin.
↑ Back to topLatest
- Latest
- Food and Travel
- 2016 Sayıları
- Ağustos Sayısı 2014
- Ağustos Sayısı 2015
- Ağustos Sayısı 2016
- Aralık Sayısı 2013
- Aralık Sayısı 2014
- Aralık Sayısı 2015
- Ekim Sayısı 2013
- Ekim Sayısı 2014
- Ekim Sayısı 2015
- Eylül Sayısı 2014
- Eylül Sayısı 2015
- Haziran Sayısı 2014
- Haziran Sayısı 2015
- Haziran Sayısı 2016
- Kasım Sayısı 2013
- Kasım Sayısı 2014
- Kasım Sayısı 2015
- Mart Sayısı 2014
- Mart Sayısı 2015
- Mart Sayısı 2016
- Mayıs Sayısı 2014
- Mayıs Sayısı 2015
- Mayıs Sayısı 2016
- Nisan Sayısı 2014
- Nisan Sayısı 2015
- Nisan Sayısı 2016
- Ocak Sayısı 2014
- Ocak Sayısı 2015
- Ocak Sayısı 2016
- Seyahat
- Şubat Sayısı 2014
- Şubat Sayısı 2015
- Şubat Sayısı 2016
- Temmuz Sayısı 2014
- Temmuz Sayısı 2015
- Temmuz Sayısı 2016
- Gurme Seyahat
- Haberler
- Yemek